1950’den beri devam eden ve günümüzde motor sporlarının zirvesi olarak anılan Formula 1 her geçen gün bünyesine yeni yarışseverler eklemeye devam ediyor. Bunda Liberty Media’nın işin içine dâhil olması ve Netflix’in “Drive to Survive” belgeselinin etkisi çok büyük. Formula 1’in 72 yıllık tarihine baktığımızda Sebastian Vettel’in yadsınamaz bir yeri var. Alman efsane geçtiğimiz Macaristan yarış hafta sonundan önce 2022 sezonunun sonunda Formula 1’den emekli olacağını duyurdu. 4 kez dünya şampiyonunun vedası yaklaşırken Formula 1 dünyasında bıraktığı miras incelemeye değer.
BMW Sauber
Vettel’in Formula 1 macerası 2006’da 1997 dünya şampiyonu Jacques Villeneuve’ün takımdan kovulmasının ardından oluşan birtakım olaylar silsilesi sonucu Türkiye Grand Prix’sinin 3. antrenman seansıyla beraber başladı ve “bir Grand Prix hafta sonunda yer alan en genç pilot” unvanını aldı. Türkiye ve İtalya antrenman seanslarında yaptıklarıyla dikkatleri üzerine çeken genç Alman 2007’de BMW Sauber’in test pilotu oldu. 2007 senesinde ise Robert Kubica’nın Kanada’daki talihsiz kazasından sonra Indianapolis’te onun yerini doldurdu ve startta sorun yaşamasına rağmen yarışı 8. sırada tamamlayarak “bir Formula 1 yarışında puan alan en genç sürücü” oldu. Padokta genç Alman’ın ayak sesleri yavaş yavaş duyulmaya başlamıştı.
Toro Rosso
Rekorlarla başlayan Sebastian Vettel’in kariyeri 2007 yazında Toro Rosso’ya geçişiyle devam etti ve 2008 sezonunda da Toro Rosso’da yarışacağı bildirildi. 2008’in yağmurlu bir Eylül hafta sonunda Sebastian Vettel Formula 1 kariyerinin en unutulmaz performanslarından birine imza attı. İtalya’da cumartesi günü pole pozisyonunu alan Vettel Pazar günü de üstün götürdüğü yarışı kazanarak hem “tarihin en genç pole pozisyonu sahibi” hem de “tarihin en genç yarış galibi” unvanlarının yeni sahibi oldu. Bu yarış galibiyeti Sebastian’ın ileride dünya şampiyonu olacağının o zamana kadarki en büyük sinyaliydi.
Red Bull Racing
2009 yılında Vettel bir nevi takım yükselerek Red Bull’a geçerek Mark Webber’in takım arkadaşı oldu ve ileride Formula 1 tarihine geçecek “Vettel-Red Bull” birlikteliği başladı. Sezonun ilk iki yarışında şanssız sonuçlar alsa da 3. yarış olan Çin Grand Prix’sinde kazanmayı başaran Vettel, Red Bull’a takım tarihinin ilk yarış galibiyeti kupasını getirdi. Kalan takvimde Silverstone, Suzuka ve Yas Marina’da kazanan Vettel; İngilizlerin altın çocuğu Jenson Button’ın ardında sezonu 86 puanla 2.sırada tamamladı.
2010 belki de Vettel’in kariyerinin en kritik sezonuydu. Sezonun ilk iki yarışında podyuma çıkamayan Alman pilot, 3. Yarış olan Malezya’da sezonun galibiyet defterini açtı. Ardından Çin, İspanya ve Monako’da sırasıyla altıncı, üçüncü ve ikinci olan Vettel takvimin sıradaki durağı olan Türkiye’de Formula 1’in gördüğü en ikonik kazalardan biriyle yarış dışı kaldı. Sezonun ilerleyen bölümünde son beş yarışa girilirken Vettel, sadece Valencia’da kazanabilmiş şekilde şampiyonada 5. Sırada Singapur’a geldi. Singapur’da 2. Olduktan sonra Japonya’yı kazanıp Kore’de motor sorunu nedeniyle yarış dışı kaldı. Ardından Brezilya’yı kazanarak son yarış olan Abu Dabi’ye şampiyonluk şansını sürdürerek pilotlar şampiyonasında Alonso ve Webber’in arkasında 3. sırada gitti. Genç Alman belki de kariyerinin en büyük kırılma noktasını burada yaşadı. Damalı bayrağı ilk sırada gören Vettel, Alonso’nun 7 Webber’in 8. olmasıyla beraber kendisinin ilk pilotlar şampiyonluğunu kazandı ve “ Formula 1’in en genç dünya şampiyonu” unvanını vitrinine ekledi. Oldukça yakın biten bu şampiyonluk yarışında kupayı kaldırması hem onun hem de Red Bull’un kazanan kimliğe bürünmesi açısından oldukça önemliydi. Abu Dabi’den sonraki Vettel ve pit duvarının telsiz konuşmaları bu önemi kanıtlar nitelikte.
2011 sezonu ise Dünya şampiyonu için önceki sezona göre oldukça kolay geçti. Takvimdeki 19 yarışın 11’inde damalı bayrağı ilk sırada gördü. Jenson Button’ın 122 puan önünde bir nevi 2009’un intikamını alarak ikinci dünya şampiyonluğunu kazandı.
2012’ye geldiğimizde çifte dünya şampiyonu Alman pilotunu daha çekişmeli bir sezon bekliyordu. Sezona Avustralya podyumuyla başlayan Vettel, takvimin geri kalan bölümünde çifte dünya şampiyonu Fernando Alonso’nun Ferrari’sine üstünlük kursa da farkı çok açamadı ve son yarış olan Brezilya Grand Prix’sine yalnızca 13 puanlık farkla önde geldi. Yarışa kendisi adına korkunç bir senaryoyla başlayan Vettel dört ve beşinci viraj arasında Bruno Senna’yla temas yaşayarak son sıraya düştü ama olağanüstü bir çabayla yarışı 6. sırada tamamladı ve rakibi Alonso’nun ikincilik sonucuyla beraber 3 puan farkla üst üste üçüncü şampiyonluğunu aldı.
2013 sezonu da tıpkı 2011 gibi Vettel adına oldukça dominant geçti. 19 yarışın 13’ünü kazanan Vettel, ayrıca yaz arasından sonra bütün yarışlarda damalı bayrağı ilk sırada gördü ve 4. dünya şampiyonluğunu kazanarak Juan Manuel Fangio ve idolü Michael Schumacher’in ardından tarihin en çok şampiyon olan üçüncü pilotu oldu. Zaman zaman gerildikleri takım arkadaşı Mark Webber ile bu sezonki Malezya Grand Prix’sindeki “Multi-21” olayıyla ipler de tamamen koptu diyebiliriz. Ayrıca beş senelik takım arkadaşlığı da bu sezonun ardından sona erdi.
2014 sezonuyla beraber Formula 1’de Turbo Hibrit Çağı başladı. Yeni döneme yeterince adapte olamayan Red Bull’la beraber Vettel bu sezon hiç yarış kazanamadı ve yalnızca 4 kez podyuma çıktı ayrıca şampiyonada yeni takım arkadaşı Daniel Ricciardo’nun gerisinde kaldı. Vettel için artık oklar değişimi işaret ediyordu.
Ferrari
2014 sezonuyla beraber Red Bull’da artık mutlu olmayan Alman pilot her zaman büyük hayranı olduğu Ferrari’den teklif gelmesiyle beraber idolü Michael Schumacher gibi kırmızı tulumu giydi ve Ferrari’nin son dünya şampiyonu Kimi Raikkonen’le takım arkadaşı oldu. Açıklamalarında çocukluk hayalinin gerçek olduğunu söyleyen Vettel, İtalyan takımı eski ihtişamlı günlerine döndürmek için elinden geleni yapmaya hazırdı. Sezona Mercedes’lerin arkasında podyumda başlayan Vettel henüz ikinci yarışında Malezya’da Ferrari’deki ilk galibiyetini aldı ve gelecek adına İtalyanlara umut aşıladı. Takvimin geri kalanında oldukça dominant Mercedes’lere rağmen Macaristan ve Singapur yarışlarını ilk sırada noktaladı ve şampiyonayı onların arkasında üçüncü sırada tamamladı.
2016 sezonu hem Sebastian hem de Ferrari için hayal kırıklığıydı. Rakipleri Red Bull ve Mercedes’e göre daha dayanıksız bir araca sahip olan Ferrari özellikle sezonun ilk bölümünde bunun sorunlarıyla yüzleşti. Sebastian Vettel hiç yarış galibiyeti alamadığı bu sezonda Mercedes’lerin ve eski takım arkadaşı Ricciardo’nun ardında dördüncü sırada sezonu noktaladı.
2017, İtalyan takımı ve Vettel’in şampiyonluk mücadelesi vermeyi umduğu bir seneydi. Sezona Avustralya galibiyetiyle giriş yapan Alman pilot sezonun ilk yarısı tamamlandığında Bahreyn, Monako ve Macaristan’da galibiyete ulaşmış ve ezeli rakibi Lewis Hamilton’ın 14 puan önünde ilk sıradaydı. Sezonun ikinci yarısında ise işler Vettel’in umduğu gibi gitmedi. Takvimin geri kalanında sadece Brezilya yarışını kazanabilen Vettel, Lewis Hamilton’ın ardında sezonu 2.sırada noktaladı.
2018’de ise Vettel hayranı olduğu kırmızı arabayla bir şampiyonluk yaşamak istiyordu. Ezeli rakibi Lewis 2017’de kendisiyle şampiyonluk sayısını eşitlemişti. Vettel beşinci şampiyonluğa ondan önce ulaşmayı hedefliyordu. Sezona art arda Avustralya ve Bahreyn galibiyetleriyle çok hızlı bir giriş yapan Vettel, Ferrari hayranlarına “O sene bu sene mi?” sorusunu sordurtmaya başlamıştı. Almanya yarışına kadar git geller olsa da Hockenheim’a Vettel 8 puanlık üstünlükle geldi. Yarışın 52. turunda Vettel’in bariyere girmesinin ardından şampiyonada kartlar yeniden dağıtıldı. Hem Ferrari’nin güncellemelerde Mercedes’e nazaran oldukça geride kalması hem de Vettel’in hataları sonucu Alman pilot kalan yarışlarda sadece Belçika’da zafere ulaşabildi ve Lewis Hamilton’ın beşinci şampiyonluğuna tanıklık etmek durumunda kaldı.
2019 sezonunda Ferrari genç yetenek Charles Leclerc’i Vettel’in takım arkadaşı yaptı. 2017 ve 2018 şampiyonluk yarışında yaşadıklarından mıdır bilinmez, Sebastian bu sezonda takım arkadaşının performans olarak gerisinde kaldı ve yalnızca Singapur’da galibiyete ulaştı.
2020 pandemi sezonu eski dünya şampiyonu için oldukça zor geçti. Oldukça yavaş bir araç olan SF1000 ile beraber yalnızca bir kez Türkiye’de podyuma çıkabilen Vettel bu sezonun ardından çok sevdiği kırmızı tuluma veda etti. İtalyan takımına özlediği şampiyonluğu getirebilmek için elinden geleni yapsa da bunu başaramadı. Ferrari’nin evi Monza’da hiç kırmızı tulumla kazanamamış olması da içinde ukde kalmıştır.
Aston Martin
Sebastian Vettel zorlu ve yorucu 2020 sezonu sürerken gelecek sezon isim değiştirip Aston Martin adını alacak umut veren Racing Point takımıyla anlaştı. İşler burada da istediği gibi gitmedi. Yeni regülasyonlara adapte olamayan Aston Martin’le Vettel yalnızca bir kez Bakü’de podyuma çıktı. Ayrıca Macaristan’da galibiyete çok yaklaşıp ikinci olsa da takımının hatası sonucu numune için aracında yeterli yakıt olmadığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. Süregelen 2022 sezonunda 16 puanla 14. sırada devam ediyor. Aston Martin’de geçen bir buçuk sezonda takımın gelişimi için elinden geleni yapsa da bu yavaş aracı kullanmak onu mental açıdan oldukça yormuş gözüküyor.
Sebastian Vettel’in görkemli Formula 1 kariyerini bir yazıda anlatabilmemiz tabii ki mümkün değil ancak bıraktığı anılara bir göz atmak istedik. Taraflı tarafsız her Formula 1 tutkununun hayatında yer edinmiş bir efsaneyi sadece dokuz kez daha canlı izleyebileceğiz. Hayranları bu kariyerin sonunu kabullenmekte zorlansa da bir şampiyonun rekabetçi olmayan araçlarla yarışması her zaman çok yıpratıcı olmuştur. Formula 1’in her zaman bir parçası olmasını dileyerek bıraktığı her anı için teşekkür ediyoruz.