EN BAŞINDAN MOTİVASYON

SEÇ BİRİNİ HANGİSİ?

Farz edelim ki 1995 yılındayız. Tansu Çiller’in Türkiye’nin ilk ve tek kadın Başbakanı olduğu, Elon Musk’ın doktoraya yeni başladığı, Acun’un spor muhabirliği yaptığı ve “blackberry” sözcüğünün tek anlamının “böğürtlen” olduğu yıllardayız yani.

 

İki yeni ansiklopediden bahsedeceğim. İlk ansiklopedi piyasa yeni çıktı. Windows95’in çıkışıyla çağının en büyük şirketlerinden ve hâlihazırda zengin bir şirket olan Microsoft tarafından profesyonel yazar ve editörlere ücretler ödenerek binlerce farklı konuda makale yazdırıldı, dolgun maaşlı yöneticiler tarafından da planlanarak zamanında plana uygun şekilde ansiklopedinin bitirilmesi sağlandı ve piyasaya çağa uygun bir biçimde CD-ROM şeklinde sürüldü. İlerleyen yıllarda ise internet üzerinden satılması da planlandı.

 

Diğer ansiklopediyi ise bir şirket çıkarmıyor. Hatta ortada bir organizasyon şeması bile yok. Sırf hoş zaman geçirmek için makale yazan ve yazılmışları revize eden binlerce kişinin eseri olacak. Bu kişiler oraya özel olarak seçilmeyecek ve hiçbir yerden para kazanmayacak. Hatta zamanlarından, kendi ceplerindeki paradan harcayacaklar. Ansiklopediye insanlar para ödemeden internet üzerinden erişebilecekler.

 

Tam 17 yıl sonra bu ansiklopedilerden biri dünyanın en büyük, en popüler ansiklopedisi olurken diğeri yok olacak. Hangisi?

 

MOTİVASYON NE İDİ? NE OLDU?

Bir süredir yaratıcılık ile alakalı araştırma yapıyor ve bu konunun üzerinde yoğunlaşıyordum. Yine bir gün “yaratıcılığın sokaklarında” yürürken karşıma bir soru çıktı ve yürümeyi bırakıp oturduğumu fark ettim. Konu konuyu, soru soruyu doğurmuştu. Karşıma başka bir yol çıkmıştı: Motivasyon yaratıcılığı nasıl etkiler? Biraz araştırma yaptıktan sonra motivasyon konusunun beklediğimden daha derin ve önemli bir konu olduğunun farkına vardım. Yaratıcılık ile motivasyon arasındaki köprüyü baba mesleğinden de esinlenerek kendim inşa etmeye karar verdim. Yaratıcılığı bir kenara kaldırdım ve motivasyon hakkında okumaya başladım. Bulduklarım bir hayli değişik ve ezber bozan cinsten şeylerdi.

 

İnsan davranışlarında temelde iki ana güdü vardır: açlık ve susuzluk için yemek ile su aramak ve cinsel dürtü sayesinde üremek. Yani ilk insanların motivasyonlarını oluşturan unsurlar bu iki güdüydü.

 

Yıllar birbirini kovalarken 1949’da Harry Harlow, Wisconsin Üniversitesi’nde şempanzeler üzerinde bir deney yapmak istedi. Şempanzelere bir tür bulmaca veren Harlow, daha çözümleri şempanzelere öğretmeden onların bulmacaları kendi kendilerine öğrenip bunu sırf zevk için yaptıklarını fark etti. O dönem için bu bulgu oldukça şaşırtıcıydı. Şempanzeler sırf bulmaca çözmekten haz aldıkları için çözmüşlerdi. Görevin verdiği keyif ise kendi ödülünü yaratmış oluyordu.

 

Harlow, “Görevin icrası içsel bir motivasyon sağladı.” diyerek üçüncü bir güdü ortaya attı. Harlow canlıların bir de içsel motivasyona sahip olduğunu söylüyordu. Ona göre eğer bu şempanzelere yiyecek verilseydi -mesela bir tane muz veya bir avuç pirinç gibi- performansları önceki performanslarına göre muhakkak ki artacaktı. Çünkü bir kişiye fazla maaş verirsen daha gayret gösterir, bir öğrenciye iyi not vermeyi vaat edersen daha fazla çalışır. Değil mi? Fakat yiyecek eklenince sonuç beklenen gibi olmadı. Deneye yiyecek faktörü eklenince şempanzelerin daha fazla hata yaptıkları, bulmacayı öncesine oranla daha az çözmeye başladıkları görülünce Harlow şu açıklamayı yaptı: “Görünen o ki… bu güdü diğer güdüler kadar temel ve güçlü olabilir. Dahası öğrenme sürecini pekiştirmekte en az aynı oranda etkili olduğuna da inanmak için sebebimiz bulunmakta.”. Fakat Harlow bu kuramın sonunu getiremedi ve bu deney ile sonucu tamamen rafa kaldırıldı. Ta ki 1969’a kadar… Bir psikoloji öğrencisi düşünün. Bitirme tezi hazırlayacak konu arıyor. Tüm akademisyenlerden ve iş adamlarından tepki toplayacağını tahmin ettiği halde “motivasyon” konusunu seçiyor.

 

TÜM KURALLAR YENİ BAŞTAN

Edward Deci, Carnegie Mellon Üniversitesi’nde psikoloji okuyan ve tez konusunu motivasyon üzerine seçen bir son sınıf öğrencisi. Deci, Harlow’un rafa kaldırılan kuramını farklı bir deneyle tekrar açmıştı. Deci soma küpü olarak bilinen cismi bulmaca olarak seçiyor. Deney grubu ve kontrol grubu olmak üzere iki farklı öğrenci grubu oluşturan Deci, üç gün art arda bu grupları deneye alıyor. Öğrencilerin önüne üç tane popüler dergi ile beraber soma küplerini koyan Deci, onlardan önlerindeki konfigürasyona göre bulmacayı çözmelerini istiyor ve bunun süresini tutuyor. Üç gün boyunca her gün dört adet farklı bulmacayı çözmelerini istiyor. Fakat ikinci bulmacadan sonra sürelerini kaydetmek için bilgisayara gittiğini bahane ederek Deci dışarı çıkıyor ve sekiz dakika boyunca deney gruplarını incelemeye başlıyor.

 

İlk gün sekiz dakika boyunca iki grup da üç buçuk ile dört dakika arasında bulmacalarla ilgileniyor. İkinci gün ise deney grubuna yaptıkları her bulmaca için para vaat ediliyor, diğer gruba ise herhangi bir şey vaat edilmiyor. İkinci gün sekiz dakikalık sürede deney grubu -yani para vaat edilen grup- beş dakikadan daha fazla bulmacalarla ilgilenirken diğer grubun bulmacalarla ilgilenme süresi ilk güne benzer oluyor.

 

Gelgelelim deneyin son gününe yani üçüncü güne. Deci bugün deney grubuna parasının kalmadığını ve veremeyeceğini söylüyor. Deci’nin odadan çıktıktan sonraki sekiz dakikalık gözlemi, onca yıldır motivasyonla ilgili tüm bilinenleri değiştirecek bir sonuç veriyor. Bir gün önce para alan deney grubu öğrencilerinin bulmaca ile ilgilendikleri süre, ikinci günkü sürelerinden iki üç dakika ve daha da ilginci ilk günden tam bir buçuk dakika daha azdı. Yani bir gün önce para alan grubun bulmacaya karşı olan ilgisi azalmıştı. Diğer grubun ise şaşırtıcı bir biçimde artmıştı. Belki ilgileri artmıştı belki de istatiksel bir gariplik söz konusuydu. Yani motivasyon aracı olarak kullanılan para kısa sürede ilgiyi artırırken uzun vadede ilgiyi bir hayli düşürmüştü. Deci, Harlow’un deneyinden tam 20 yıl sonra kendisinin hipotezini doğruladı ve motivasyonun bilim adamları ile diğer insanların düşündüklerinden farklı şekilde işleyen yasalarla şekillendiğini ortaya koydu. Deci bu konuyla alakalı şunları söylüyordu: “Belli bir faaliyet için harici bir ödül olarak para kullanıldığında denekler, o faaliyet için duydukları içsel ilgiyi yitiriyorlar.” Ödüller, tıpkı bir bardak kahvenin insana sağladığı birkaç saatlik çalışma enerjisi gibi kısa süreli ilgi artışı sağlayabiliyordu. Deci’nin raporunda “İnsanların yenilik ve mücadele konusu arama, becerilerini uygulama ve geliştirme, keşfetme ve öğrenme yetenekleri doğuştan gelir. Çocuklarda, personelde, öğrencilerde vs. içsel motivasyonu geliştirmek ve güçlendirmek isteyen biri, maddi ödüller gibi harici kontrol sistemlerine odaklanmamalıdır.” diye yazıyordu.

 

Motivasyon konusunda insanların bildiklerinin yanlış olduğunu ortaya koyan ve tüm motivasyon kurallarının baştan yazılmasına sebep olan iki deneyi yukarda kısaca anlattım. Bu deneyleri daha detaylı incelemenizi öneriririm. Motivasyon hakkında zincir yazılar yazıp paylaşacağım. Bu arada girişteki sorumuz size sorulmuş gibi cevaplayarak beklemenizi istiyorum.

 

MOTİVASYON KONUSUNDA TÜM BİLDİKLERİMİZ DEĞİŞECEK…

Yazı oluşturuldu 1

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön