BİR TİYATROSEVERDEN OYUN ÖNERİLERİ

Bu yazıyı yazan kişi, tiyatro konusunda engin bir tarihsel ve teknik bilgiye sahip olduğu iddiasında değildir. Zaten bu yazıyı yazarken de kronoloji veya terminolojiye dair bir bilgi verme amacı taşımamıştır. Bu yazı, her ay düzenli olarak bir veya birkaç tiyatro oyununa giden bir tiyatroseverin, şimdiye kadar gittiği oyunlar içerisinde en hoşuna giden, tabir yerindeyse tadı damağında kalan tiyatro oyunlarından bazılarını diğer tiyatroseverlerle paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yazıya başlamadan önce bu küçük uyarıyı yapmak faydalı olacaktır: Zevkler ve beğeniler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bu sebeple bu yazıda önerilen bir oyuna gidip beğenmemeniz durumunda şahsım tarafından herhangi bir sorumluluk kabul edilmemektedir. Lakin inanıyorum ki bu listede mutlaka kişisel zevkinize uygun bir oyunla karşılaşacaksınız ve bu yazı çok güzel bir tiyatro akşamı geçirmenize vesile olacak. Girizgahı daha fazla uzatmadan, dilerseniz önerilerimize başlayalım.

 

1-PROFESYONEL

 

Bana göre eğer “Mutlaka İzlemeniz Gereken Tiyatro Oyunları” veya benzeri bir başlığa sahip bir listede, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun gelmiş geçmiş en muazzam oyunlarından Profesyonel yer almıyorsa, o liste gerçek manada eksiktir. Oyunun ilk kez sahnelendiği 2010 yılından beri her sezon kapalı gişe oynayıp biletleri bir dakikadan daha kısa sürede tükenecek kadar yoğun bir seyirci ilgisiyle karşılanması, bu iddiamın en açık ispatlarındandır.

 

Yugoslav yazar Duşan Kovaçevic’in kaleme aldığı oyunda, seyirci Yugoslavya’daki bir yayınevinde “Birisi geçmişinizi değiştirebilir mi?” sorusuyla başlayan enfes bir hikâye izliyor. Tek perde bir oyunun iki saat sürmesi seyirciye ilk bakışta yorucu gibi gözükse de oyun başladığı andan itibaren bir edebiyat adamı ve bir emekli polisin hikâyesini izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor bile.

 

Böylesine güçlü bir hikâyenin bu kadar etkileyici bir şekilde sahneye konmasında, elbette ki Yetkin Dikinciler ve Bülent Emin Yarar gibi iki büyük ustanın muazzam oyunculuğunun payını teslim etmemek olmaz. Tabii ki hikâyenin diğer iki karakterine hayat veren Gülen Çehreli ve Cenap Oğuz’un performansları da kesinlikle onlardan aşağı kalır seviyede değil.

 

Müzikleriyle, hikâyesiyle, oyunculuğuyla ve bu kadar uygun bir fiyata erişilebilir olmasıyla bana göre bir tiyatroseverin mutlaka ama mutlaka izlemesi gereken bir oyun Profesyonel. Dilerim bilet bulup izleme şansına ulaşan talihli isimlerden biri olabilirsiniz. Ben farklı zamanlarda üç defa izledim ve yine bilet bulsam, yine aynı heyecanla giderim. Daha fazla söze bence gerek yok.

 

2- BİR BABA HAMLET

 

Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun sembolü olan kavuk, rahmetli Rasim Öztekin’den Şevket Çoruh’a devredildiği dönem yaşanan tartışmaları ve Şevket Çoruh’un kavuğu hak etmediğine yönelik yorumları çoğunuz hatırlarsınız. Eğer o gün Şevket Çoruh’a yönelik bu yorumları yapan insanlar birazcık araştırma yapma zahmetine girselerdi, Şevket Çoruh’un büyük emeklerle kurduğu ve sayısız zorluğa rağmen ayakta tuttuğu Baba Sahne’nin dahi tek başına kavuğun ona verilmesi için yeterli olduğunu görürlerdi.

 

Tapusunda “tiyatro” olarak kaydedilen tek tiyatro olan Baba Sahne, 1 Nisan 2017 tarihinden beri sanatseverler için bulunmaz bir tiyatro atmosferi sunuyor. Sahnenin açılışından kısa bir süre sonra temsillerine başlayan ve geçtiğimiz bahar döneminde 500. temsilini oynayan Bir Baba Hamlet oyunu ise, Şevket Çoruh’un tiyatroseverlere ve sanata en az Baba Sahne kadar kıymetli bir katkısı olmuştur.

 

Oyunun isminde Hamlet geçmesi sizi yanıltmasın; zira bu oyunda doğrudan Hamlet izlemeyeceksiniz. Kısıtlı imkânlarıyla Hamlet gibi dev bir tiyatro eserini oynamaya kalkan, farklı sanat anlayışlarına sahip iki sanatçının serüvenini izliyor olacaksınız. Elbette ki onlar da isterdi muhteşem dekorlarla, kalabalık bir oyuncu kadrosuyla babalar gibi bir Hamlet oynamayı, ama bunlar olmayınca haliyle ortaya Bir Baba Hamlet çıkıyor.

 

Usta oyuncu Şevket Çoruh’un tiyatro sahnesinde adeta devleştiği oyunda, kendisine önceleri Murat Akkoyunlu eşlik ederken uzun bir süredir Günay Karacaoğlu bu rolü devralmış bulunmakta. Oyunla ilgili tek dezavantaj, günümüzde yaşadığımız ekonomik krizin özel tiyatroları da vurmasıyla birlikte, Baba Sahne’nin elinde olmayan bir şekilde bilet fiyatlarının öğrenciler için biraz yüksek bir düzeye çıkması oldu diyebilirim.

 

“Peki buna rağmen gidilir mi, değer mi?” diye soracak olursanız, benim şahsi cevabım kesinlikle “Evet.” olur. Yalnız oyuna giderken şu aklınızda olsun: Oyundaki olaylar ve kişilerin tamamı Daaaaanimarka Krallığında geçmektedir. Oyuna gittiğiniz zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

 

3- 12 NUMARALI ADAM

 

Tek kişilik tiyatro oyunlarına gitmek, bazı tiyatroseverler tarafından ciddi bir risk olarak görülür. Hatta bazı insanlar, bu tür oyunların durağan ve sıkıcı olacağını düşünerek kaçınır. Ancak şunu söylemek gerekir ki tek kişilik bir oyun, sanatçı için gerçekten cesaret isteyen bir iştir. Sahnede tek başına, çoğu zaman çok az dekorla ve tempoyu hiç düşürmeden bir performans sergileyebilmek kesinlikle herkesin harcı değildir. Ama eğer bir tek kişilik oyun, 6 yıldır Türkiye’de ve dünyanın farklı ülkelerindeki 90’dan fazla şehirde sayısız temsil yapmışsa, bu kesinlikle aktörün bu zorlu işi başarıyla gerçekleştirdiğini gösterir.

 

Oyunda, bir futbol maçında 90 dakika boyunca bir kalecinin neler yaşadığını izleyeceksiniz. Hikâyenin başrolünde yer alan Halim karakterine, kendisi de eski bir kaleci olan başarılı sanatçı Erkan Kolçak Köstendil hayat verimesi de oldukça değerli bir detay.

 

Oyun boyunca, hem tarihteki bazı kalecilere dair ilginç hikâyeler dinleyecek hem de futbolun belki de en zor mevkisinde görev alan kalecilerin neler yaşadığını, bir kalecinin ağzından dinleyerek empati yapma fırsatı bulacaksınız. İki maç üst üste hatalı goller yediği için iki sene boyunca yedek kulübesine hapsolmuş bir kalecinin, nihayet kaleye geçtiği ancak belki de kalesine hiç top gelmeyecek bir maçta sahada neler yaşadığına dair bu özgün ve eğlenceli tiyatro oyuna, hele de bir futbolseverseniz kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Kişisel olarak gittiğim tek kişilik tiyatro oyunları arasında, 12 Numaralı Adam oyununu rahatlıkla en iyi ilk üç içerisinde sayarım.

 

4- SENİ SEVİYORUM, İYİ Kİ AYRILMIŞIZ

 

Son dönemde, özellikle geçmişte bir ilişki yaşayıp ayrılmış bir kadın ve bir erkeğin yıllar sonra karşılaştıklarında yaşadıklarını konu alan tiyatro oyunları oldukça sık sahneleniyor. Haliyle, bu tarz bir oyuna gitmeden önce seyircinin zihninde tekdüze ve sıradan bir hikâye izleyeceğine dair endişeler oluşabiliyor. Elbette her sanat eseri biriciktir ve çok kıymetlidir, ancak daha önce de dile getirdiğimiz gibi tiyatro bilet fiyatları da hayatımızdaki her şey gibi giderek pahalılaştığı günümüzde, özellikle öğrenciler daha önce izlemedikleri türde hikâyelere öncelik vermek isteyebiliyorlar.

 

Bu oyunda da geçmişte bir ilişki yaşayıp ayrılmış bir erkek ve kadının yıllar sonra karşılaşması merkezde yer alıyor. Bu karşılaşmanın nasıl gerçekleştiğine bakıldığındaysa, hikâye özgünleşmeye ve benzerlerinden çok daha eğlenceli bir hâle gelmeye başlıyor. Erkek, yeni sevgilisiyle düğün organizasyonlarını planlamak üzere bir organizasyon şirketine gelince ve kendisiyle ilgilenmek üzere görevlendirilen organizatör eski sevgilisi çıkınca olaylar da gelişmeye başlıyor.

 

Salondaki seyirci, belki de sıradan bir hikâye izleyeceğini beklerken; komedisi, dramı, hikâyesi ve oyunculukları tam dozunda, çok keyifli bir temsil izlemenin mutluluğuyla oyun sonunda sanatçıları alkışlıyor. Tabii, oyunun bu kadar keyifli olmasında sahnede olduğu kadar komedi alanında da oldukça başarılı olan iki yetenekli sanatçı Şahin Irmak ve Melis İşiten’in performansları oldukça etkili.

 

Naçizane tavsiyem, ister tek başınıza ister partnerinizle gidip çok keyifli bir tiyatro akşamı yaşayabilirsiniz. Sadece bu oyunu bir ilk buluşma aktivitesi olarak planlıyorsanız, biraz daha sonraki buluşmalarda tercih etmenizi öneririm. Daha yolun başında bir çift olarak gittiğiniz oyunda yolun sonunu görmüş bir çiftin hikâyesini izlemek pek tatlı olmayabilir, ama ilerleyen buluşmalarda bu oyuna mutlaka gitmenizi öneririm.

 

5- YAŞAMAK MI YOKSA ÖLMEK Mİ

 

Özel tiyatrolardan biraz fazla oyun önerdim sanırım. Şahane oyunlar olsalar da bu oyunlara gitmek için belli bir maddi harcama yapmak gerekiyor, bunu gözden kaçırmak olmaz. O yüzden şimdiki tiyatro oyunu önerimi, tıpkı Devlet Tiyatrosu gibi uzun yıllardır çok uygun fiyatlara insanları tiyatroyla buluşturan kıymetli bir kurum olan İstanbul Şehir Tiyatrosu’ndan yapmak istiyorum.

 

Oyun bizi II. Dünya Savaşı yıllarına götürüyor. Seyirci, Polonya’nın başkenti Varşova’nın işgal edildiği günlerde, Varşova Tiyatrosu’ndaki oyuncuların Nazi işgaline karşı en iyi yaptıkları iş olan tiyatro ile nasıl mücadele ettiklerini izliyor sahnede. İki perde olarak sahnelenen oyun, iki saati biraz aşan süresiyle uzun bir oyun olsa da seyircisine benzeri az bulunur bir deneyim sunuyor. Adeta bir tiyatro oyunu içinde birçok farklı tiyatro oyununu izlediğinizi hissediyorsunuz. Ayrıca oyun, tiyatronun sadece bir eğlence aracı olmaktan öte, bir duruş ve en etkili mücadele yollarından biri olduğunu çok güzel bir şekilde anlatıyor.

 

Oyunun sonunda, hangi coğrafyada yaşandığı, hangi ırk ve dine mensup olduğu fark etmeksizin masum insanların katledildiği yerlerin anılması da, oyunun geçtiği dönem göz önüne alındığında yapılabilecek en doğru finallerden biri olmuş. Oyunun başrollerinden biri olmasının yanında yönetmenliğini de üstlenen Hüseyin Köroğlu’nun zamanında Kıbrıs’ta savaşı yaşamak zorunda kalmış olması, şüphesiz oyunun bu kadar başarılı bir şekilde sahnelenmesinde son derece etkili bir durum. Hüseyin Köroğlu’nun baştan sona mükemmel performansına, usta sanatçılar Bahtiyar Engin ve Şenay Saçbüker başta olmak üzere, kalabalık oyuncu grubunun tamamının harika performansları da eklenince ortaya enfes bir kara komedi işi çıkmış.

 

Şehir Tiyatrolarının aylık programını takip ederek, benim Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde izlediğim bu güzel oyunun o ay nerede sahneleneceğini öğrenebilir ve size en uygun sahnedeki temsiline bilet alabilirsiniz. Yalnız, biletler “Profesyonel” kadar hızlı olmasa da çabucak tükeniyor; o aklınızda olsun.

 

6- CANER YAZAR ÖZGÜR OYNAR

 

Yazıda yer vereceğim son tiyatro oyunu önerisinin, her gittiğinizde farklı bir deneyim yaşayabileceğiniz türden interaktif bir gösteri olmasını istedim. Geçtiğimiz tiyatro sezonunun sonlarına doğru “Caner Yazar Herkes Oynar” ismiyle temsillerine başlayan ve her ay farklı bir aktörün konuk olduğu gösteri, hepimizin Hüsnü Çoban olarak tanıdığı başarılı sanatçı Özgür Ozan’ın konuk olduğu bölümden sonra, yeni bir konuk almayarak “Caner Yazar Özgür Oynar” ismiyle macerasına devam etti.

 

Seksenler ve Çocuklar Duymasın gibi pek çok başarılı komedi dizisinin senaristliğini yapan Caner Güler, ilk olarak sahneye çıkıp kendine has üslubuyla kendi hikâyesini anlatarak gösteriyi açıyor. Daha sonrasında sahneye Özgür Ozan’ın gelmesiyle senarist Caner yazmaya, aktör Özgür de senarist ne yazarsa oynamaya başlıyor. Bunu yaparken de öncelikle “Benim öyle bir hikayem var ki, anlatsam skeç olur.” diyen seyircilerin hikayeleri tek tek dinlenerek yazılacak senaryo için malzemeler toplanıyor. Sonra da beğenilen ve sentezde kullanılan hikayelerin anlatıcıları da sahneye alınarak tiyatro oyunu sahnelenmeye başlıyor.

 

Henüz çok fazla bilinmeyen ve YouTube’a yüklenen bölümleri hak ettiği izlenme sayılarına ulaşmayan bu gösteri, inanıyorum ki yapılan turnelerin de etkisiyle kısa sürede hak ettiği düzeyde izlenmelere ulaşacaktır ve alkışların susmadığı salonlarda uzun yıllar oynayacaktır. Bu gösteriye imkanınız olursa Baba Sahne’de gitmenizi özellikle öneririm. Benim gittiğim bölüm, gösterinin 25 Mayıs 2024 tarihli ilk bölümü olarak YouTube’da yer alıyor. Fikir edinmek adına bir göz atmanızı öneririm. Özellikle, benim anlattığım “Arka Sokakları bilmeyen Boğaziçi Profesörü” hikâyesini dinlemek isterseniz, videoda 15:39’a geldiğinizde olayı anlatmaya başlıyorum.

 

Bu yazıyı okuduğunuzda memnun kalmanızı da videoyu izlerseniz beğenmenizi de yürekten dileyerek bu oyun önerisiyle yazıyı tamamlıyorum. Yeni yazılarda yeni tiyatro önerileriyle görüşmek dileğiyle… Tiyatro ile kalın, hoşça kalın!

 

 

 

Yazı oluşturuldu 1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön