Farklı, özgün, değişik, ilginç, alışılmamış… maNga 2021’de de 2006’da adının önüne aldığı sıfatlarını taşımaya devam ediyor. Yenilikçi bakış açısıyla İnsan Çağı’nı eleştirel bir dille ele alan grup, bir tema albümüyle karşımıza çıkıyor.
Holosen
İsmini Kuvaterner devri içerisinde yer alan Pleistosen devrinin bitmesinden günümüze kadar sürmekte olan jeolojik dönemden alan parça, adeta İnsan Çağı’na odaklanan bir eserin giriş parçasının adı olmak için var. Bize sırada bir şeylerin var olduğunu hissettiren bir giriş parçası.
Habil ve Kabil
Adından da anlaşılacağı gibi hala çağın başında olduğumuzu gösteren parça, içinde bulunduğumuz durumu tarihin en eski kavgalarından biriyle bağdaştırarak bize sunuyor. Müzikal olarak da hareketlenmeye başlayan konsept albüm, yavaş yavaş açılıp vermek istediği mesajı bize ulaştırmaya başlıyor. Yunus Emre’den de alınan dizeler bestelenerek albümün havasına uygun halde karşımıza çıkıyor.
Şimdi Göğe Dolduk
Özgürlük, yalan, çaresizlik, doğum, ölüm… Tarihin tekerrür etmesini “Türküler aynı, başka isimler” dizesiyle vurgulayarak bu güçlü terimlerin arasındaki ilişkiye dikkat çekilirken müzikaliteye doyduğumuz bir parça dinliyoruz. Sanat müziği esintilerinin ve hatta klasik müzik esintilerinin maNga’nın kendi tarzıyla harmanlamayı başardığı, bakış açısını ve çizgisini değiştirmeden bize sunduğu bir kaliteli parça daha.
Batan Dünyanın Malları
Belki de İnsan Çağı’nı tema alan albümde bu çağa yapılan söylemlerin en serti, en belirgin halini bu parçada görüyoruz. İnsanların tepkisizliğine, sosyal medyanın bizi ele geçiriyor olmasına, koltuk sevdasına, insanların para ve çeşitli dünya malları için vazgeçebileceği şeylerin onurları ve guruları olmasına, Dünya’nın çivisinin çıkmasına vurgu yapan parça maNga’nın klasik esintilerini taşısa da bize yeni bir şeyler de sunduğu kesin. Farklılığı hissettirirken çizgisinden çıkmamayı başarıyor maNga.
El Aman
Veysel’in saz arkadaşı, Ferman Akgül’ün büyük dedesi Aziz Üstün’ün şiiri. Benim de albüm yayınlanmadan önce canlı dinleme fırsatı bulduğum, albümden favori şarkım. Gurbetin getirdiği dertlerin üzerine yazılmış bu şiir, üstüne biraz düşünüldüğünde İnsan Çağı’nı konsept alan bir albüm için vazgeçilmez bir seçenek oluyor. Gurbeti içinde bulunduğumuz dünya ve geleceğimiz olarak yorumladığımızda, duyulan özlemin eskiye olduğu düşünülmüyor değil. Sözlerin yeterince her şeyi anlattığı, maNga dediğimiz zaman aklımıza çok da gelmeyecek, yeni ve farklı tarzda bir parça. Aziz Üstün’e saygılarla…
Alacaklı Topraklar
Sadece neden olunan genel çevre kirliliği ile değil, ikiyüzlülükle ve yalanlarla da Dünya’ya borçlu olacağımızın altını çizen, ilk kıtası “Kaderi bilen var mı? Kederi umut olsun. Gününü seven var mı? Yarını düne sorsun.” ile bile oldukça fazlasını anlatan, eleştiren albümün eleştiren parçası. Devranın döneceğine olan umudunu da kaybetmeyen parça, grubun bakış açısını bize yansıtıyor.
Einfach
Grup, Türkçe kendi başına dertlerini anlatmaya yetmiyormuşçasına bir de bu işi Almanca yapıyor ve yine gayet kendilerine yakışır, farklı bir parçayı bize ulaştırmayı başarıyor. “Dünya yanıyor, biliyorum.”, “Senin karanlığına ihtiyacım yok.”, İnsanlar için, nefrete karşı güçlerimizi birleştiriyoruz.”, “Yaşama güven, asla pes etme.” gibi dizeleriyle ilk parçadan beri üstünde durdukları konuyu sonlandıran grup, yine belki alıştığımız maNga ile çelişen fakat kulağa aynı zamanda hoş gelen bir parçayla albümü bitirmeye yaklaşıyor.
Mavi Nokta
Sözü enstrümanlarına bırakan grubun “mavi nokta” ile ne anlatmak istediklerini öğrenmek için muhtemelen bunu kendilerine sormamız gerekecek. Bu yer yer hareketli ve isyankar, her zaman farklı ve özgün albümden sakince “Bizden bu seferlik bu kadar.” dercesine ayrılıyor. Bizi de İnsan Çağı’yla alakalı düşüncelerimiz, söylemek istediklerimiz ve söyleyemediklerimizle baş başa bırakıyor.
maNga’dan belki beklediğimiz albümü alamadık fakat bize sundukları bu eserin kaliteli olduğu aşikar. Her zaman yeniliklerle, farklılıklarla anılan grup kariyerine başarılı bir şekilde devam ediyor. Teşekkürler maNga.