Istanbul’a hoş geldin. Kimilerine göre dünyanın en iyi şehri kimilerine göreyse bir çöplük olan bu koca yerde hayatta kalmak başlı başına bir mücadeledir. Vermekte olduğun/olacağın bu mücadelende ufak bir destek istiyorsan doğru yerdesin.
Başlarda korkutucu görünse de burada yaşamak hiç öyle zor ya da ürkütücü değil. E tabi birkaç taktik bilmek de işini bir hayli kolaylaştıracaktır. Öncelikle ulaşımla başlayalım. Her yerin birbirine uzak ve bir o kadar da yakın olduğu bu kentte eşi benzeri görülmemiş bir ulaşım sistemi vardır. Metrobüsten Marmaray’a, fünikülerden taksiye birçok farklı ulaşım imkânı ve seçeneği arasında hangisinin işine en çok yaracağını ve/veya neye ne kadar ölçüde hâkim olman gerektiğini kavramak zor olabilir. Hiç telaşlanma çünkü bu süreci senin için kolaylaştıracak birçok yol var. Yeni bir İstanbullunun telefonunda Moovit, Mobiett, Google Maps tarzı uygulamalar olmazsa olmaz. Şehre ve ulaşım hatlarına alışma sürecinin sancısını büyük ölçüde azaltacak olan bu uygulamalar yer yer en sık uğradığın mekân, en güvenilir tanıdığın, en yakın arkadaşların olacak. Küçük bir uyarı yapmak gerekirse; merak etme bir yerden bir yere 45 dakika veya 1 saatte varıyorsan bu gayet yakın bir mesafedir.
Her geçen günle birlikte bütün piyasalardaki ürünlerin pahalandığı şu günlerde bu pahalanma hızı ve miktarı İstanbul’da biraz daha yüksektir. Böyle bir ortamda da cebini düşünmek -hiç kolay olmasa da- önceliklerinin arasında üst sıralarda olmalıdır. Her türlü ürünün bir alternatifinin ya da kopyasının üretildiği ve tüketildiği bu şehirde ucuza bir şeyler bulmak da tabi ki mümkündür. Bunun içinse bol bol gezmeli ve araştırmalısın. Kıyafetlerin en ucuzu hangi pazarda/dükkânda veya beyaz eşyanın en uygunu hangi mekanlarda gibi bilgilere ulaşmak çok elzemdir. Yeri geldiğinde online alışverişin çok daha uygun bir seçenek olduğunu fark edeceksin. Ama bir alışveriş yapmadan önce bir süre araştırmanı, birçok yere bakmanı ve karşılaştırmanı öneririm.
Büyük ihtimalle sen de diğer herkes gibi “Zaten buradayım ya gezerim bol bol.” dedikten sonra hiçbir turistik ya da tarihi bölgeyi görmeyeceksin. Bunu yapmamanı bariz sebeplerden dolayı hiç tavsiye etmem. Çünkü bir kere bu cümleyi kurduğunda lanetin kollarına sen de kapılıyorsun ve sadece evinle işin/okulun arasında mekik dokumaya başlıyorsun. Boş zamanlarında evde oturup dinlenmek, “indoor” aktiviteler yapmak veya arkadaşlarınla size en yakın bir barda oturup bir şeyler içmek sana daha hoş gelebilir. Fakat bu şehirde gezilip görülmeyi, tecrübe edilmeyi hak eden birçok yer var. Bir turist havasına bürünüp tarihi yarımadayı gezmenin ya da kalmalı bir şekilde adaların tadını çıkarmanın verdiği keyif tarif edilemez. Fırsatın varken bu şehrin sana sunduğu görsel güzelliklerden olabildiğince faydalanmak sana verebileceğim önerilerden bir diğeri.
Keşfedilmesi gereken mekânlar sadece tarihi veya turistik olanlar değil. Nevi şahsına münhasır bir sürü kafe-bar konseptinde yerler de mevcut bu kentte. Sosyal hayatın aktiflik seviyesinin diğerleri arasında en yüksek olduğu bu şehirde eşsiz ve otantik sayısız kafe ve eğlence mekânı var. En çok bilinen semtlerdeki dükkanların bile hepsini deneyimlemek mümkün değilken kıyıda köşede kalmış ve çok azları tarafından bilinen diğer yerleri görüp tecrübe etmek çok cezbedici bir “challenge” olabilir. Bu eğlence mekanları arasında karaoke barlar, oyun merkezleri, arcade dükkanları gibi daha bir sürü farklı ve birbirinden renkli konseptlerin de çok sayıda örneklerini rahatlıkla bulabilirsiniz. Bu koskocaman eğlence merkezinde hiçbir zaman yapacak şeyleriniz tükenmez.
Şimdiye dek her ne kadar bir hayli olumlama yaptıysak da görmezden gelinemeyecek olumsuzluklar da var burada, ki bunlar da birçok insanın bu şehirden hazzetmemesinin temel nedenleri arasında. Hangi sorunun diğerlerinden daha kötü olduğu kişiden kişiye değişen bir kavram olsa da bu listenin üst sıralarında kuşkusuz insanların kabalığı ve gayrimenkul/barınma sorunu var. Ev kiralarının her geçen gün umarsızca arttığına şahitlik etmek pek mümkünken üstüne bu acımasız artıştan ve insanüstü koşullardan faydalanma çabası içinde olan özneler de biz öğrenciler -doğrusunu söylemek gerekirse herkes- adına bu barınma ihtiyacının karşılanması çabasını oldukça negatif yönde etkiliyor. Bütçe mi konfor mu çatışmasının ortasında kendini iki uç arasında yalpalarken bulduğun vakit, birinden feragat edip başını koyacak bir yeri direkt seçmen sana burada verebileceğim tavsiye olabilir.
Bu çetin ve kaba şehirde vakit geçirdikçe güzelliğine kendini kaptıracak, büyüsüyle büyülenecek, sesi ve karmaşasına hasret kalma seviyesine gelene kadar aşık olacaksın. Diğer herkes gibi kendi küçük taktiklerini keşfedecek ve bu yerden keyif almaya başlayacaksın. Bunların hepsi olduğunda ve kendini bu şehrin sahibi gibi hissettiğinde aramıza hoş geldin İstanbullu.