Çölün ortasında, Nevada’da bir gece… Karanlık bulutlar gökyüzünü kaplamışken gök delinmiş gibi yağan yağmur… Korkunç bir kasırga dış dünyayla tüm iletişimi koparmış. Çeşitli geçmişlere ve kişiliklere sahip 10 çaresiz yabancı tuhaf bir otele sığınmak zorunda kalmış. Her karakterin farklı geçmişi ve sırları olduğu ortaya çıktıkça karışıklıklar ve heyecan artıyor. Hepsi geceyi atlatmayı beklerken oda anahtarlarının işaret olarak bırakıldığı seri cinayetler işlenmeye başlıyor. Peki, sonuna kadar düşüncelerinizin düzenli olarak değiştiği bu film hangisi? Psikolojik gerilim filmleri sevmeyenlerin bile izlemekten keyif alacağı, 2003 yapımı ‘’Kimlik (Identity)’’.
Yönetmenliğini James Mangold’un üstlendiği ve başrollerinde John Cusack, Ray Liotta gibi ünlü isimlerin yer aldığı bir yapım olan Kimlik (Identity), sürükleyici hikayesiyle sizi etkilemeyi başarıyor.Siz çevrenizdekilerle sürekli katilin kim olduğunu tartışırken, bir bakıyorsunuz ki yeni bir cinayet daha işlenmiş veya başka bir sır ortaya çıkmış. Doğal olarak hem sizin hem de diğer seyircilerin fikri tekrardan değişmiş ve başkası katil olmakla suçlanıyor. Başta izlerken acaba yine ‘’seri üretim Hollywood gerilim filmlerinden’’ mi deseniz de sonrasında klişeler yerine oturuyor ve gün sonunda dissosiyatif kişilik bozukluğunu güzel bir şekilde anlatan bir film izlemiş oluyorsunuz.
Psikolojiye ilginiz varsa sonunu tahmin etmek o kadar zor olmayabilir ama yine de cevapsız kalan sorular yok diyemeyiz. Malcolm’un kendisiyle verdiği savaş belki de birçoğumuzda psikolojik farkındalıklar oluşturmaya yaramıştır ve çocukluk travmalarının ne kadar önemli olduğunu tekrar anlatmıştır. Özünde hiçbir şeyin bizim düşündüğümüz şekilde ilerlemediğini umarım bir portakal bahçesinde anlamayız!
Konusu haricinde filmin diğer özelliklerini konuşacak olursak; Mangold, atmosferi etkili bir şekilde kullanmayı başararak seyirciyi hikayenin içine ustalıkla çekmiş. Ayrıca, oyuncuların performanslarına odaklanarak karakterlerin derinliğini de etkili bir şekilde vurgulamış. Örneğin, John Cusack’in canlandırdığı Edward karakteri, kendi içsel çatışmalarıyla ve geçmişindeki travmalarıyla baş etmeye çalışırken, izleyicide empati uyandıran bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, filmin diğer karakterleri arasında bu kadar derin bir inceleme ve gelişim görülmediğini söylenebilir. Özellikle, Clea DuVall’un canlandırdığı Ginny karakteri, film boyunca yeterince işlenmediği için izleyicide belirsizlik yaratabilir. Ayrıca, oteldeki bazı diyalog sahneleri, hikayenin ilerlemesine katkı sağlamaktan ziyade kafa karıştırıp seyirciyi sıkabiliyor.
Filmdeki müzik ve ses tasarımı, gerilimi arttırma ve sahnelerin atmosferini güçlendirme konusunda başarılı olmuş diyebiliriz, özellikle de 2003 yapımı bir filmden söz ettiğimizi düşünürsek ayakta alkışlanabilir. Bazı sahnelerde kullanılan kamera açıları ve kesme taktikleri, yine gerilimi arttırma ve seyirciyi içine çekmede etkili olmuş.
Kısacası “Kimlik”, oyunculuk performansları, atmosferi aynı zamanda da hem görsel hem işitsel unsurların etkili bir şekilde kullanılmasıyla kült psikolojik gerilim filmleri arasında yer almayı başarmış bir eserdir.
Filmle ilgili bir diğer yorumsa, Agatha Christie’nin bana göre en güzel eserlerinden biri olan On Kişiydiler (And Then There None) ile benzerliği. Tam olarak aynı olmasalar da her ikisi de bir grup yabancının sınırlı bir alanda bir araya gelmesine ve ardından beklenmedik cinayetlerin işlenmeye başlamasına odaklanıyor. Ancak, Agatha Christie’nin eseri daha çok bir dedektiflik hikayesi iken, “Kimlik” filmi daha çok psikolojik bir gerilim sunuyor. Her iki yapıt da izleyiciyi son derece merak içinde tutarak sonunu tahmin etmeyi zorlaştırıyor.Yani ikisinden birini sevdiyseniz diğerini okumanızı veya izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.
“When I was climbing up the stairs,
I saw a man who wasn’t there.
He wasn’t there again today.
I wish he would go away.”