Netflix’in Yeni Yıldızlarından Asude Kalebek’le Röportajımız | StepS Röportajları

Netflix’te yayınlanan “Kulüp” dizisinin Raşel’i olarak tanıdığımız Asude Kalebek, kulüp odamızda StepS editörlerimizin merak ettiği soruları yanıtladı. Biz de bu keyifli sohbeti sizler için bu yazımızda topladık. Röportajı izlemek için Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Kulübü YouTube kanalımızı ziyaret etmeyi unutmayın.

 

-İlk sorumuz Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğun için Boğaziçi hakkında. Boğaziçi’nin en sevdiğin yanı ne?

Çok fazla seçmeli ders hakkım olması, bu yüzden edebiyat ve film dersleri alabilmem. Arkadaşlarımın çok dolu olması, onlar bana çok şey katıyor.

 

-“Kulüp” dizisindeki rolüne seçilme sürecin nasıl ilerledi?

Bir sene hatta bir buçuk sene boyunca her yere seçmeler gönderdim, hiçbirine seçilmedim. Bu iş için de altı ay boyunca tekrar tekrar seçmeler verdim ve sonunda seçildim.

 

-Dizinin kamera arkası nasıldı?

Eğlenceliydi, özellikle Salih ile çok eğleniyorduk kendisi çok gırgır şamata bir insan olduğu için. Aynı zamanda çok da gergindi. Hem ilk işim olduğu için kendi üstüme yüklediğim yük hem de tam olarak bekleneni yapabilecek miyim düşüncesinin gerginliği her zaman devam ediyordu.

 

-Bu dizi oldukça ünlü insanları oyuncu kadrosunda barındırıyor. Bu oyuncularla beraber rol almak, üstelik ilk deneyimin olması nasıldı, artıları ve eksileri nelerdi?

Çoğunlukla artısı vardı çünkü onlar bunun ilk işim olduğunun farkındaydı. Daha önce bir şey yapmadığımın ve eğitim almadığımın farkındaydılar. Ellerinden geldiğince, tabii ki ilişkimiz de ilerledikçe, bana hem hayat hem de oyunculuk anlamında yol gösterdiler. Bir de oyunculuk biraz daha tepkisel bir şey. Yani aldığın şeyle yapıyorsun aslında. O yüzden çok büyük bir şanstı benim için.

 

-Dizinin çekim süreci nasıldı?

Çok yoğun. Gece eve geliyorsun, uyuyorsun, sabah çıkıyorsun. Sadece ona vaktin var. Zor ama eğlenceli çünkü çok fazla farklı mekânlara gidiyorsun. Mesela yetimhane sahneleri var, İstiklal Caddesi sahneleri var, kulübün içinde sahneler var. Sanki her gün yeni bir macera gibiydi. Her gün farklı duygular yaşıyorsun. Kendin de bilmiyorsun ne yaşayacağını, hep yolda öğreniyorsun.

 

-Oynadığın Raşel karakterini kendine yakın görüyor musun? Yani oynarken ben de bunu böyle yapardım ya da bunu farklı yapardım dediğin taraflar oldu mu?

Şimdi öncelikle ben İsmet ile olmazdım. Raşel ile İsmet’in ilişkisi oldukça sorunlu ama tabii ki Raşel 17 yaşında ve çok fazla şey bilmiyor. Raşel ile benzer yönlerim var, mesela bazen çok düşünmeden yaşamak. Özellikle o yaşlardaki hallerim ona benziyor, ama artık öyle değilim tabii.

 

-Sette rolünü yapmanı kolaylaştıran, sana destek olan veya çok iyi anlaştığın bir kişi oldu mu?

Gökçe Bahadır. Matilda. Annem. O bana çok yardım ediyor ve destek oluyordu özellikle sahnelere girmeden önce. Hani dokunsa yetiyordu çünkü zaten çok yoğun ve duygusal sahneler çekiyorduk. Birbirimize değdiğimiz an ağlıyorduk çünkü anne kız olarak çok uzaklar ve o sahne öncesi bir dokunuş çok etkiliyordu.

 

-Set ekibinden bahsetmişken, beraber rol almayı hayal ettiğin bir oyuncu var mı?

Oyuncu özelinde değil de Avrupa’da rol almak, orada bir şeyler yapmak istiyorum. Şimdi üniversitede de çeviri bilimi okuyorum,  dil öğreniyorum.

 

-Dizide 1950’lerdeki İstanbul’u görüyoruz. O dönemde yaşamak ister miydin?

Hayır, bir kadın olarak o dönemdeki şartlarda yaşamak istemem. Şu an daha iyi mi bilmiyorum ama o dönemde yine de yaşamak istemem.

 

-Gelen eleştirilerden, özellikle kötü eleştirilerden, etkilendiğin moralinin bozulduğu oldu mu?

Beni bu dönemde en çok etkileyen şey eleştiriler oldu. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum, hayatımın nasıl değişeceğini bilmiyordum aynı zamanda insanlar nasıl tepki verecek hiçbir fikrim yoktu ve iyi tepki de kötü tepki de bir yerde yük getiriyor insana. Normal hayatta okula gidip geliyorum. Beni tanıyan tanıyor, tanımayan tanımıyor. Ama şimdi kafalarında bir Asude portresi oluştu ve bu portre de senden ayrı bir insan, sen değilsin. Eleştirileri alıyorum. Kabul ettiğim oluyor ama o kadar çok insandan sürekli bir şey duymak,  medyatik bir hale gelmek, konuşurken bir şeyleri sansürlemek zor. Bu yüzden daha çok evde kaldım ve evde vakit geçirdim. Eleştirilere üzüldüğüm için değil daha çok eleştiri almaya alışık olmadığım için.

 

-Yurt dışından da yaptığın işe herhangi bir geri bildirim geldi mi?

Brezilya ve Rusya’da çok beğenildiğini biliyorum. Bir de şöyle bir olay olmuş: Netflix’te çekilen her şey Los Angeles’a gidiyor. Oradan bizim yapım ekibini arayıp “Bu kız kim ya?” diye sormuşlar, beğendiklerini söylemişler.

 

-Netflix Premium hesabın var mı?

Hayır, Netflix’im bile yok. Kardeşiminkinden giriyorum. (Gülüşmeler)

 

-Sahnede oynadığın ilk karakter neydi?

Brecht’in “Sezuan’ın İyi İnsanı” oyununda bir fahişe tiplemesi vardı, onu oynadım.

 

-Tiyatro ve oyunculuk dünyasına girmeseydin ne yapardın?

Yani ne para kazandırıyorsa onu yapacaktım, yapacak bir şey yok. Video montaj işi çok hoşuma gidiyor, belki o işi yapardım.

 

-Hobilerin nelerdir?

Daha çok bölümümle ilgili şeyler var. Dil öğrenmeyi seviyorum. Dil ile beraber kültür de geldiği için kültürleri öğrenmeyi seviyorum. Aslında insanlarla ilgili her şeyi seviyorum.  Edebiyat seviyorum. Fotoğraf ve fotoğrafçılığı seviyorum. Sinema seviyorum.

 

-En sevdiğin dizi ne?

Normal People ile Fleabag’i seviyorum. Aynı zamanda Muhteşem Yüzyıl hayranıyım.

 

-Okula gelirken de aklında oyunculuk var mıydı?

Evet, İstanbul’a gelirken aklımda oyunculuk vardı. Onun için geldim bile diyebilirim.

 

-Adana’da iken kendini geliştirme fırsatlarını bulamadığından bahsetmiştin. Peki, Adana’dan sonra kendini nasıl geliştirdin? Tiyatroya bir yerde başladın mı? Diziye kadarki eğitim alma süreci nasıl oldu?

Boğaziçi Üniversitesi Tiyatro Kulübü’nde bir sene kaldım. Orada biraz iş yapmayı öğrendim, disiplin öğrendim, en azından tiyatro disiplinini öğrendim. Sonrasında başka bir eğitim almadım. Bence çok hayal ettiğim için de geliştim, bu biraz da öyle bir iş.

 

-Ailenin destek süreci nasıl oldu hep arkandalar mıydı?

Küçüklükten beri hep dillendirdiğim için bu fikre alışkınlardı ama işin ciddiye binmesi çok tuhaf oldu onlar için de. Korktular, özellikle maruz kalınan toplumsal baskıdan. Netflix’te olması da bu işi biraz zorlaştırdı, sonuç olarak bedeninin tamamıyla ortadasın. Küçüklükten beri yapmayı düşünürken ailem ne der diye düşünmeden yapamıyordum ama bir şekilde halloluyor. Dizi bittikten sonra babam çok güzel mesajlar atıp tebrik etti.

 

-En çok oynamak istediğin veya izlerken bu rolü ben daha iyi oynardım dediğin bir rol var mı?

Yok, ama psikolojik, dram ve drama rolleri isterim.

 

-Yabancı medyada bir rol modelin var mı?

Fransız oyuncular hoşuma gidiyor. Bugün gelmeden Marion Cotillard’ın röportajı ile karşılaştım, çok güzeldi. İdolüm olan biri yok, herkesten farklı ilhamlar alıyorum. Türkiye’den birini takip etmek isterdim fakat sanırım ben kendi yolumu açmak istiyorum.

 

-Yurt dışında çalışmak istediğini belirtmiştin. Peki, senin en çok ilgini çeken yer neresi?

İtalya olabilir, orası hoşuma gidiyor özellikle İtalyan sineması. Dediğim gibi Fransa güzel ama fark etmiyor yani çok fazla çünkü hepsi farklı ve bilmediğim yerler daha heyecan verici, böyle şeyler daha güzel.

 

-Yabancı medya açılımı dışında yurt dışında yaşamak istiyor musun?

Hepimizde olduğu gibi bir gitmek arzusu ve gidince her şey daha iyi olacak gibi bir düşüncem var ama bir yandan da ben biraz kökenlerime bağlı bir insanım sanırım. Özlerim, onu da biliyorum.

 

-İngilizce rol yapsan aynı kaliteyi koruyabilir misin?

Kaliteli olduğunu söylediğin için teşekkür ederim öncelikle (gülüşmeler), bence daha iyi bile olabilir. Bizim okulun kötü yanlarından bir tanesi de bu çünkü derslerde daha çok İngilizce konuştuğumuz için İngilizce biraz daha aşina olduğum bir şey. Bu yüzden kötü olacağını düşünmüyorum.

 

-Ünlü olduktan sonra yolda fotoğraf çektirmek için durduranlar oldu mu? Hiç bu gibi sebeplerle rahatsız olduğun oldu mu?

Hiç rahatsız olmadım ama gözlerini ayırmadan bakan insanlar oluyor. Ben de tanıyıp tanımadıklarını merak ediyorum. Bir şey de demiyorlar ki. Arada fotoğraf çekilmek isteyenler oluyor ama güzel bir şey yani ben çok mutlu oluyorum. Bir de İsrail’den çok davet alıyorum çünkü kendi hayatlarını görüyorlar orada. İsrail’e gel bizde kal diyorlar, o çok hoşuma gidiyor.

 

-Asude Hanım’a sorularımızı yanıtladığı için çok teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim beni okulumda böyle ağırladığınız için. Özel oldu benim için.

İnternet sitesi https://ensosteps.com
Yazı oluşturuldu 3

Benzer yazılar

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön